12 Eylül 2007 Çarşamba

İnsan anatomisi

bir öpücüğe ne dersiniz?

japonların son modası




Koltuk üzerinde bisiklet keyfi

evlilik pastası olurda boşanma pastası olmazmı?

günlük hayatta simileyler

bisiklet keyfi



aşk'tan yanıp tutuşmak böyle bişi olsa gerek

dünyanın en güzel kadını beyler

paris hilton polıs olursa





+18 kızlar hadi fovorilerinizi seçinn

dondurmaya gel süper bunlar










kızların dili





!!..koptum Ya Isimlere Bakin..!!

ateşli beyler buraya






bizimkisi bir aşk ifadesi






MSN kullanıcıları dikkat!

MSN kullanıcılarına yine virüs tehdidi! Bu virüs MSN'in yeni baş belası... Aman dikkat!
Trend Micro bu virüsten etkilenen kullanıcılara HijackThis yazılımını kullanmalarını öneriyor.

Trend Micro, MSN'in anında mesajlaşma uygulaması Messenger'da dolaşan ve İnternet kullanıcılarını bezdiren virüsün WORM_SDBOT solucanının yeni bir türü, WORM_SDBOT.EXT, olduğunu tespit etti. WORM_SDBOT.EXT, alıcıya ilginç bir mesaj göndererek virüs içeren zip uzantılı Beach Picture 2003 adlı dosyayı sistemine yüklemesini sağlıyor.

Virüs, dosyayı yükleyen kullanıcının bilgisayarına ciddi zararlar veriyor. WORM_SDBOT.EXT'e erişimi bulunan bilgisayar korsanları, verdikleri çeşitli komutlar ile sisteme dosya yükleyebiliyor, sistemde devam eden işlemleri sonlandırabiliyor, yeni dosya oluşturabiliyor, dosyaları açabiliyor ya da silebiliyorlar. Ayrıca kullanıcıya gelen virüslü dosya, kullanıcının adıyla diğer kullanıcılara da gönderiliyor.

Trend Micro bu virüsten etkilenen kullanıcılara casus programları saptayıp temizleyebilen HijackThis yazılımını kullanmalarını öneriyor. HijackThis küçük, basit fakat son derece etkili bir yazılım. Bütün dünyada 10 milyonun üzerinde kullanıcının bilgisayarına indirdiği, CNET'in Download.com Web sitesi editörünün 5 yıldız verdiği, aynı site üyelerinin en iyi 2 casus program temizleme yazılımından biri olarak oyladığı HijackThis, TrendSecure.com adresinden ücretsiz olarak indirilebiliyor. HijackThis 2.0 sürümü, Microsoft Vista ve Internet Explorer 7.0 ile birlikte kullanılabiliyor.

İnsandan zeki robotlar geliyor

İnsan gibi düşünebilen robotlar geliyor. Ama bilim adamlarının korkusu var...
Bilim adamlarının tek korkusu, bu robotların kontrolden çıkıp, kötü işlere kalkışması. Tıpkı “I Robot” filminde olduğu gibi...


ABD’nin San Francisco kentinde yapılan “Yapay zeka ve insanlığın geleceği” konulu konferansta bir araya gelen, çoğu alanında bir numara olan bilim adamlarına göre 2029 yılında insan gibi düşünebilen robotlar ortaya çıkacak. Uzmanlar bu korkutucu teoriyi mikroçip teknolojisinin hızlı gelişimine bağlıyor. İnsan beyninin kapasitesi ilkellikten modern insana geçişte sadece 3 kat arttı. Bilgisayarların can damarı olan mikroçipler ise 2 yılda bir kapasitelerini ikiye katlıyor. Bu da bilgisayarların gücünün inanılmaz bir hızla artması anlamına geliyor.

Bu hız göz önünde alındığında 22 yıl sonra insandan daha zeki ve kendini programlayabilen ilk robot ortaya çıkabilir. En büyük kabus ise bu robotun kontrolden çıkması. Çünkü hiçbir kural tanımayacak bu robotların kontrol edilmesi imkansız olabilir. Isaac Asimov’un romanından uyarlanan “I Robot” filminde 2035’te robotların kontrolden çıkıp suç işlemeye başlamasını konu alıyordu. Will Smith’in oynadığı film insanlığın robotlarla mücadelesini anlatıyordu.

Cepten bedava konuşulacak

Artık cepten bedava konuşacağız. Sistem geliştiriliyor. Nasıl mı olacak?
Gelişmekte olan ülkelerde iletişim olanaklarını önemli ölçüde artırması beklenen ve internetteki "peer-to-peer" (P2P) teknolojisinden esinlenen sistem, bir mobil telefon baz istasyonu olmaksızın, cep telefonları arasında iletişim sağlamayı amaçlıyor.

Kırsal kesim veya çöl gibi baz istasyonu olmayan bölgeler için tasarlanan sistem, halen TerraNet şirketi tarafından Tanzanya ve Ekvador'da deneniyor.

TerraNet'in kurucusu Anders Carlius, bu fikrin 2002'de Tanzanya'da safari yaparken aklına geldiğini ve zayıf şebeke bağlantısının sadece birkaç metre ötedeki diğer arazi aracında bulunan arkadaşlarının telefonlarını çaldıramadığını anlayınca, başka bir teçhizata gereksinim olmaksızın iki telefon arasında konuşma yapılıp yapılamayacağını düşündüğünü belirtiyor.

Ericsson'un desteğindeki İsveç şirketinin geliştirdiği teknoloji, P2P gibi çalışmaya uyumlu cep telefonları aracılığıyla, şebeke içinde veri gönderilmesi ya da konuşma yapılmasını öngörüyor.

Cep telefonları birbirleri arasında bağlantı kurarak, sistemin menzilini genişletiyor ve bir mini şebeke oluşturuyor. Sistem şimdilik, her cep telefonları arasında bir kilometrelik bir menzilde çalışıyor.

Sisteme dahil telefonlar arasında ücretsiz görüşme yapılan sisteme dahil bir telefon açıldığında, menzili içindeki bir başka telefonu aramaya başlıyor, eğer bulursa bağlanıyor ve radyo şebekesini yaymaya başlıyor.

Sistemin ucuz bir USB bağlantısıyla bilgisayarda internet üzerinden TerraNet şebekesinin diğer aboneleriyle de konuşma olanağı sağlayacağını belirten İsveç şirketinin yetkilileri, deneme aşamasındaki sistemin Afrika, Güney Amerika, Hindistan ve Çin gibi yerlerde insanlara ilk kez bir dijital kimlik vermenin yanı sıra öğrencilerin kendi aralarında iletişimi için de harika bir yöntem olacağının altını çiziyor.

Cinsel gücü arttıran yiyecekler

Cinsel hayatınızı güçlendirmek istiyorsanız aşağıdaki bitki ve baharatlara önem verin.

* Tarçın: Hormonları çalıştırır ve cinsel gücü artırır. Bir bardak suya bir kahve kaşığı atılıp çay gibi içilebilir. Sütlü tatlıların üstünde kullanmayabilirsiniz.

* Ay çekirdeği: Cinsel arzuyu artırıyor ama sivilce ve kilolarda da artışa neden oluyor. Birinden birini seçeceksiniz!

* Yulaf ezmesi: Özellikle kadınlarda cinsel isteksizliği giderir. Hormonları düzenler ve vücut direncini artırır. Her sabah sütlü yulaf ezmesinin içine isterseniz ceviz, fındık, antepfıstığı koyabilirsiniz. Bu kuvvetli öğünle gününüzü daha kolay geçirebilirsiniz.

* Üzerlik tohumu: Cinsel gücü artırır, hamileliği kolaylaştırır. Ezilmiş tohum günde 1-2 gr. bala karıştırılarak yenir veya doğrudan suyla içilebilir.

* Kırmızı ve yeşil acı biber, karabiber: Hep tatlılar bu etkiyi yapacak değil ya, inanamayacaksınız ama acı da cinsel isteği kamçılar...

* Sarmısak: Tüm hormonları çalıştırır. Çiğ olarak yenmesi tavsiye edilir.

* Roka: Yeşil sebzeler içinde bu anlamda en değerlisi rokadır. Yalnız balık yanında değil, salatalarda da kullanmalısınız.

* Zencefil: Tüm vücudu uyarır, bedenen ve ruhen güç kazandırır. Kurabiye ve tatlılarda da kullanılabilir.

* Kekik ve nane: Özellikle kadınlarda bütün kadınlık hormonlarının düzenli çalışmasını sağlar ve vücudu güçlendirir.

* Hardal, kimyon, kişniş: Bütün hormonları çalıştırır ve sinirleri de kuvvetlendirir.

* Vanilya: Hem bedeni, hem de sinirleri güçlendirir, cinsel gücü artırır. Tatlı ve keklerde bol bol kullanılabilir.

* Isırgan tohumu: İşte ufak bir mucize. Bir kilo bal ile 100 gr. ısırgan tohumunu karıştırın ve her gün bir kaşık yiyin. Bomba gibi hissedeceksiniz.

* Arı sütü, bal ve polen karışımı: Bu karışım hem hücrelerinizi yeniler, hem de yaşınız ilerlese de cinsel gücünüzü yerinde tutar.

C vitamini kanseri önlüyor

Yeni yapılan araştırmalarda, C ve D vitaminlerinin yeni yararları ortaya çıktı.
ABD ve Avrupa'da yapılan araştırmalarda, C ve D vitaminlerinin yeni yararları ortaya çıktı.

ABD'nin Baltimore kentindeki Johns Hopkins Üniversitesi'nde yapılan araştırmada, C vitamini ve diğer antioksidanların "HIF-1" adı verilen proteini nötralize ederek, bazı kanserli tümörlerin gelişimini engellediği belirlendi.

Karaciğer kanseri gibi hızlı gelişen kanserlerin, çevrelerindeki tüm oksijeni yakarak büyük enerji tükettikleri için yaşamlarını sürdürebilmeleri HIF-1 adı verilen proteine bağlı bulunuyor.

Yaklaşık 10 yıl önce Amerikalı araştırmacılar tarafından keşfedilen bu protein, hücrelerde kullanıma hazır oksijeni dengeliyor. Ancak, bu protein serbest kökleri ve çok reaktif bir molekül olmadan faaliyet gösteremiyor. Serbest köklerinse yaşlanmada rol oynadığı sanılıyor.

C vitamini gibi antioksidanlar, bu serbest kökleri imha ediyor ve HIF-1'i nötralize ederek kanserli tümörün gelişimini engelliyor.

D vitamini

Fransa ve İtalya'da yapılan ve Archives of Internal Medicin dergisinde yayımlanan araştırmada da düzenli D vitamini alanların, almayanlara oranla daha uzun yaşayabilecekleri belirlendi.

Yaklaşık 60 bin hasta üzerinde yapılan araştırmada, düzenli D vitamini alanlarda ölüm riskinin yüzde 7 oranında azaldığı tespit edildi. Araştırmalarında, 60 bin denekten 5 bin kadarının yaklaşık 6 yıllık gözlem süresi içinde hayatını kaybettiğini kaydeden araştırma ekibi, çoğu sağlıklı orta yaş üzeri ve yaşlı insanlardan oluşan deneklerden hayatını kaybedenlerin ölüm nedenini belirtmedi.

"Güneş ışığı" vitamini olarak da bilinen D vitamini, sağlıklı dişler ve kemikler ile sinir hücrelerinin yanı sıra bağışıklık sisteminin düzenlemesi açısından da önemli kabul ediliyor.

İftar yemeklerine dikkat

Gün boyu aç kalan mide iftar vaktinde tıka basa doldurulursa ne olur?
Ramazan ayında oruç tutanların gün boyu aç kalmaları günlük beslenme şeklini değiştiriyor.

Özel Aspendos Hastanesi Diyetisyeni Gülistan Zümre, oruç tutanların Ramazan ayında özellikle iftar yemeklerine dikkat etmelerini istedi. Yetersiz ve bilinçsiz beslenmenin çeşitli sağlık sorunlarına yol açtığını anlatan Zümre, "İftar ve sahurda gereğinden fazla ve hızlı yemek hazımsızlık, mide ağrısı, kabızlık, kan şekeri ve tansiyonda ani yükselmelere neden oluyor. Bunu önlemek için iftar ve sahurda yavaş yavaş ve az miktarda yemek yenmeli ve ağızda iyi çiğnenmelidir" dedi.

İftar yemeğine başlanmadan önce aperatif bir şeyler yenmesinin insanın iştahını kesmesine yardımcı olacağını anlatan Zümre, şöyle konuştu: "İftar yemeğine başlamadan 10 dakika önce oruç aperatif yemekle açılmalı. Örneğin bir tas çorba olabilir. Ana yemeğe geçmeden 10 -15 dakika kadar beklenmeli ki beyin açlık hissini ortadan kaldırsın. Ondan sonra ana yemekler yenmeli."

İftar yemeklerinde hamurlu, yağlı ve şekerli yemeklerin tüketilmesinin sağlık açısından çok zararlı olduğunu ifade eden Diyetisyen Gülistan Zümre; sözlerini şöyle sürdürdü: "İftar yemeği ılık bir çorbayla başlamalı sonra ara verilip ızgara et, ızgara tavuk, ızgara balık, az yağlı sebze yemeği, yoğurt, meyve ve tatlı tüketilmeli. Tatlı olarak güllaç, keşkül, sütlaç, kazandibi gibi sütlü tatlılar tercih edilmeli. İftarla sahur arasında mutlaka ara öğün olarak meyve tüketilmelidir."

Gülistan Zümre; kolesterolü yüksek ve oruç tutacak olan vatandaşların iftar yemeklerinde kırmızı et tüketmek yerine balık ve kuru baklagil tüketmeleri gerektiğini ifade etti.

Ramazan ayında oruç tutanların mutlaka sahura kalkması gerektiğini anlatan Zümre; "Sahura kesinlikle kalkılmalı. Sahura kalkmadan oruç tutulması aç kalma süresini artıracağı için halsizlik, baş ağrısı, yorgunluk, tansiyon ve kan şekerinin fazla düşmesine, verimsizliğe, dikkat azalması ve depresyona neden olabilir" dedi.

Ramazan ayında sıvı tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini anlatan Zümre; sözlerini şöyle tamamladı: "Ramazan ayında sıvı alımına önem verilmeli. İftardan sonra bol bol su içilmeli. Çay, kahve ve asitli içecekler yerine taze sıkılmış meyve suyu, komposto tercih edilmelidir."

AİDS Türkiye'yi tehdit ediyor

Çoğunluğunu genç nüfusun oluşturduğu Türkiye AİDS tehditi altında
Avrupa Birliği destekli Türkiye Üreme Sağlığı Programı kapsamında hazırlanan Durum Analizi'nde, AIDS vakalarından bildirilen ölümlerin sayısının, 1985-2006 yılları arasında 111 olduğu belirtildi.

Analize göre, Türkiye'de en sık 20-49 yaş arasında AIDS vakalarına rastlanıyor ve cinsiyete göre dağılımına bakıldığında vakaların yüzde 68,7'sinin erkek, yüzde 31,3'ünün kadın olduğu gözleniyor.

İlk HIV vakasının bildirildiği 1985'ten bu güne Türkiye'de hastalığın yaş grubu dağılımı da değişiklik gösteriyor. Buna göre, Adolesan grubun (10-19 yaş arası) 1985-1995 yıllarında yüzde 13,4 olan hastalığa yakalanma oranının, 1996-2000 yıllarında yüzde 20,4'e çıktığı görülüyor.

Analizde şu bilgilere yer veriliyor: "HIV enfeksiyonu ile semptomlarının gelişmesi arasındaki süreyi 10 yıl olarak düşünürsek, çoğu AIDS vakasının enfekte olduğu dönemin yaşam süresi içinde cinsel faaliyetin en tepe noktaya ulaştığı dönem olan 20'1i yaşlar ya da 30'lu yaşların başları olduğunu görmekteyiz. Türkiye'deki nüfusun çoğunluğunun 13 yaş üzeri ve 20'1i yaşlarda olduğunu düşünürsek, önümüzdeki bir kaç yıl içinde HIV enfeksiyonu görülme sıklığında hızlı bir artış potansiyeli olduğu açıktır."

Öte yandan, erkeklerdeki AIDS vakalarının kadınlardan 2-4 kez daha fazla olduğu, güvensiz cinsel ilişki ve Türk erkeklerinin Türk kadınlarından daha fazla cinsel özgürlüğe sahip olmasının erkeklerde HIV enfeksiyonuna yakalanma riskini artıran sebepler arasında bulunduğu bildirildi. Kadınları, HIV geçiş riskine karşı savunmasız kılan ve enfeksiyonu önlemek için gerekli tedbirleri almaktan alıkoyan faktörler arasında sosyo-kültürel uygulamalar ve baskıların bulunduğu, bunların kadınlardaki HIV enfeksiyonlarına katkıda bulunduğu görüşü dile getiriliyor.

Zayıflayacağım derken ölmeyin!

Zayıflatıcı Çin çayları karaciğer yetmezliği, panik atak, hatta ölüme neden oluyor.
Türkiye Diabet ve Obezite Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Nazif Bağrıaçık, besin takviyesi ve zayıflatıcı ürünlerin obezite tedavisinde yeri bulunmadığını vurguladı.

Prof. Dr. Bağrıaçık, ''Piyasada çok geçerli olan, şarlatanlığa yönelmiş tedavi biçimlerini benimsemiyoruz. Son 5-6 yıldır Uzak Doğu ve Çin'den gelen ürünleri hastalarımıza tavsiye etmiyoruz'' dedi.

Dünyada 1 milyara yakın insanın fazla kilolu, 400 milyon kişinin de şişman olduğunu belirten Bağrıaçık, Türkiye'de de bu konuda yapılan 4 araştırmanın ortalamasına göre, halkın yüzde 33'ünün kilolu, yüzde 26'sının ise şişman olduğunu söyledi. Bağrıaçık, özellikle 2-9 yaş arasındaki çocuklarda artan şişmanlığın alarm verdiğine dikkati çekti. Kesinlikle doktor kontrolü altında kilo verilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Bağrıaçık, şu görüşleri dile getirdi: ''İdeal olan, ilk 3-6 ay içinde vücut ağırlığının yüzde 10'unu vermektir. Bunun üzerinde hastaları zorlamıyoruz. Ancak bu süre içinde eğer kişi bu kiloyu veremezse yardımcı bir ilaca müracaat ediyoruz. Piyasada çok geçerli olan, şarlatanlığa yönelmiş tedavi biçimlerini benimsemiyoruz. Son 5-6 yıldır Uzak Doğu ve Çin'den gelen ürünleri hastalarımıza tavsiye etmiyoruz. ABD Sağlık Dairesi FDA'nın onay verdiği, Sağlık Bakanlığının ruhsatlandırdığı ilaçlarla, piyasadaki bu ürünlerin karşılaştırılmasını doğru bulmuyoruz. Çin'den gelen yaprakları yiyeceğinize bizim sebze-meyvelerimizi, keten tohumu yiyin. Elmayı kabuğuyla tüketin. Dünya Sağlık Örgütü de geçen yıl Çin'de üretilen zayıflatıcı ve iştah kesici ürünlerin yüzde 6'sının sahte olduğunu bildirmişti. Besin takviyesi ve zayıflatıcı ürünlerin obezite tedavisinde yeri yok.''

İLAÇ DOZUNUN AYARLANMASI

Zayıflama ilaçlarının kullanılmasında dozun yanı sıra kişinin yaş ve kilosu ile kullanım şeklinin çok önemli olduğunu belirten Bağrıaçık, ''Bazen hasta zayıflatıyor diye ilacın dozunu kendi ayarlıyor'' dedi. Türkiye Diabet ve Obezite Araştırma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mücahit Özyazar da, beslenme alışkanlıkları ve bazı hastalıkların yanı sıra psikolojik faktörlerin de obeziteye neden olabildiğini, bazı insanların ''tüm sinirini buzdolabından çıkardığını'' söyledi.

ALTERNATİF TIPTA KULLANILAN BİTKİLER ZEHİRLİ

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kaya da, obezitenin, tedavisi ömür boyu sürmesi gereken kronik bir hastalık olduğunu belirterek, şişmanlığın gelişmiş ülkelerde az gelişmiş kesim, gelişmekte olan ülkelerde ise zengin kesimi etkilediğini vurguladı. Obeziteyi önlemek için toplumun her kesimini eğitmek gerektiğini anlatan Kaya, fiziksel aktivite ile doğru ve dengeli beslenmenin ömür boyu sürmesi gerektiğini söyledi. Ahmet Kaya, dünyada 6 bin adet bitki ve ekstresinin alternatif tıpta kullanıldığını, ancak bunların 3 bin tanesinin toksik, yani zararlı olduğunu vurgulayarak, zayıflatıcı Çin çaylarının yeni olmadığını, bizzat Çinli araştırmacıların yaptığı çalışmaya göre bunların karaciğer yetmezliği, panik atak, hatta ölüme neden olduğunu sözlerine ekledi.

Tulum Hayri'ye son veda



''Hababam Sınıfı''nın oyuncularından ''Tulum Hayri'' lakaplı Cem Gürdap'ın cenazesi, yarın Pendik'te toprağa verilecek.

Bir süredir yüksek tansiyon rahatsızlığı olduğu belirtilen ve Pendik Kurtköy Mahallesi Uydu Kent Sitelerindeki evinde vefat eden, 4'ü erkek 3'ü kız 7 çocuk babası, 51 yaşındaki Cem Gürdap'ın cenazesi, Kartal Soğanlık'taki Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğüne ait tesislere götürüldü.

Cem Gürdap'ın cenazesinin, yarın Pendik Çarşı Camisinde öğle vakti kılınacak cenaze namazının ardından Yeni Şeyhli Mezarlığında toprağa verileceği öğrenildi.

Gürdap'ın eşi Beyhan Gürdap, gazetecilerin soruları üzerine, gözyaşlarına hakim olamayarak, ''Başımız gitti, ağacımız devrildi'' dedi.